Attila Gökçe’den Paris 2024 Olimpiyat Oyunları değerlendirmesi

0

BEĞENDİM

ABONE OL

News

0

Spor alanındaki yatırımlarımız, sportmen ve antrenör kalitemiz, şampiyonlarımız ve şampiyonluğa oynayan kadrolarımızla… Organizasyonlarımız, deneylerimiz ve bilgi birikimimizle… Tesislerimiz, projelerimiz, bütçelerimiz ve sportif eğitim kurumlarımızla…

Gençlerimizle, yorgun yüreklerinden sevgi taşırıp tek ses ve tek nefesle “Türkiye!” diye bağıran milletimizle yaşadığımız olimpik heyecan, ne yazık ki altın madalya platformunda bize umduğumuzu vermedi.

Oysa çok yeterli bir proje vardı devletin elinde. 2013’de Türkiye Olimpiyat’a Hazırlık Merkezleri (TOHM) üzere değerli bir proje hayata geçmişti. Vakit zaman karar merkezlerindeki dayanak ve kösteklerle bugünlere gelindi. TOHM başladığı vakit, diyetisyen, psikolog, fizyoterapist gibi 21 kişilik takım ile hizmete girmişti.

Kurulan merkez sayısı 21 idi. Ortada maceralı günler de var. Örneğin, Yasemin Adar’ın da katılarak dünya çapında muvaffakiyet gösterdiği yalnızca bayanlara özel Edirne TOHM, bir orta kapatılmak istendi. Bilhassa bayan güreşçilerimiz huzursuz oldular.

Ancak dönemin Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, uygulamayı sahiplenerek bayanların tarafında yer aldı. Dr. Osman Aşkın Bak’ın birinci spor bakanlığı periyodunda (2017-2018) TOHM sıçrama yaptı. 2016 Rio Olimpiyat Oyunları’nda tertemiz, pırıl pırıl 8 madalya kazandık. Tokyo’da, ümit veren madalya tablosu ile (2 altın, 2 gümüş, 9 bronz, toplam 13) rekor kırarak umutlarımızı çoğalttık, tezimizi yükselttik. Beklenti hudutlarımız ve katıldığımız spor kısımları çoğaldı. Bayan sportmen oranımız arttı.

Paris 2024’e bu heyecanla koşa koşa geldik. Daha fazla altın, daha çok kürsü ve daha büyük muvaffakiyet…

Olimpiyat Oyunları’nın son gününde ne olur bilemeyiz. Lakin sonuç ne olursa olsun, son güne gelene kadar sabırla beklediğimiz altın madalyaları bulamamak, bizde kesin bir hayal kırıklığı yarattı.

Oysa milletlerarası araştırma kuruluşları, Türkiye’ye 4 altının da içinde bulunduğu madalya iddiaları yapmışlardı. O iddiaları tutturamadığımız üzere, yaptığımız hesaplarda da yanılgılara düştük.

Voleybol Ulusal Grubumuz bize kelam verdiği üzere madalya gayreti yaptı, kürsü maçları oynadı. Ancak birçok atletimiz, altın madalya beklediğimiz branşlarda, umulan başarıyı gösteremedi.

Judocularımız, Olimpiyat başlamadan evvel karşılaşmalarını tamamlayıp, memlekete elleri boş döndüler. Güreşte, en umutlu olduğumuz sportmenler, final şöyle dursun, repesajı (ek hak) elde ettiğinde avundu, hepimizi bronz ile teselli etmeye çalıştı. Fakat minder, tatami ve ringdeki temsilcilerimiz, güreş, taekwondo ve boksta maalesef karşılaşmanın gerektirdiği atılganlığı, oyunun içine girmeyi, puan almayı başaramadılar. Amaçlarına yakın sonuçlar alamadılar. Kimileri, bitiş gonguna kadar rakibinden uzak durmayı tercih etti.

Atletlerimiz, jimnastikçilerimiz, çağdaş pentatloncularımız, yüzücülerimiz, atıcılarımız ve voleybolcularımız bu yazıdan tenkit hissesi almasınlar. Ellerinden geleni yaptılar. Finale kalanlar, gelecek ismine umut verdi.

Özetlersek, 86 ülkeden oluşan toplam madalya sıralamasında 3 gümüş 5 bronz ile 64. sırada kaldık.

Spor Hizmetleri Genel Müdürü Veli Ozan Çakır, oyunlar öncesi yaptığımız son konuşmada beklentiyi yükseltmemek ismine, yalnızca amacı söylemiş, bize 30. sırayı işaret etmişti. Tablo, hayal kırıklığının sayısal açıklaması olarak kâfi. Kelamı uzatmıyoruz…

Elbette, sayın bakan ve diğer yetkililerin açıklamaları olacaktır. Futbolda yükselen tanınan dalga, bu olimpik sorgulamayı unutturmamalı, ihmal ettirmemelidir. En kısa vakitte, tüm uzmanların iştiraki ile “olimpik çalıştay” düzenlenmelidir.

Hayal kırıklığı, sürdürülemez!

Kuzey’deki şampiyon

Kuzey Tunçelli, beni taa 44 yıl öncesine götürdü. 20 yaşındaki Vladimir Salnikov, dünya rekorunu kırarak 1500 metrede 15 dakikanın altına inen birinci yüzücü olmuştu: 14:58:27. Tıpkı sportif heyecanı bana Kuzey yaşattı.

Fenerbahçe’nin 1500 metredeki muhteşem yüzücüsü Kuzey Tunçelli, beni taa eskilere, 44 yıl evvel Moskova Olimpiyat Oyunları’nda şahit olduğum rekora götürdü. 20 yaşındaki Vladimir Salnikov, dünya rekorunu kırarak 1500 metrede 15 dakikanın altına inen birinci yüzücü olmuştu: 14:58:27. Ortadan 44 yıl geçti. Tıpkı sportif heyecanı bana Kuzey Tunçelli yaşattı.

Cumhuriyetimizin olimpik yüzme finallerine gönderdiği birinci yüzücü 16 yaşındaki Kuzey Tunçelli, Kocaeli’de başladığı yüzmeyi, hocası Aykut Çelik’in eforları ile üniversal kıymetlere ulaştırdı. Ülkeyi aşan bu kronometre başarısı, havuzda büyük umut yarattı. Kuzey Tunçelli, lise 2. sınıf öğrencisi. Aykut Çelik, “Antrenörlük hayatımda bu türlü atlet görmedim. Biz Kocaeli Yıldızlar Kulübü’nde 4 yüzücü yetiştirdik. Şu anda Kuzey, bunların önüne geçti” diyor. Salnikov, 15 dakikanın altına indiğinde 20 yaşındaydı. Dikkatinizi çekerim: Kuzey, o günkü Salnikov’dan 4 yıl daha, yani bir olimpiyat daha genç!

Yüzme Federasyonu Başkanı Erkan Yalçın, şunları söylüyor:

“Kimse şaşırmasın. Kuzey Tunçelli, Los Angeles’ta 800 ve 1500 metrede altın alacak. Kuzey’in şu andaki derecesi, 14:41. Ancak kronometreyi 14:30’a indirmek için harikulade bir potansiyeli var”. Liderin varsayımına nazaran, Kuzey, Los Angeles’ta 14:38 yüzecek. Lakin bu derece Paris’te Amerikalı Bobby Finke’nin 14:30:67’lik altın madalya performansının yanında kâfi olmayabilir. O nedenle Kuzey’in Los Angeles’a kadar, tahminen de 14:20’nin altına düşecek bir kronometreyi yakalaması gerekiyor.

Peki nasıl olacak? Kendilerini, meskenin tek çocuğuna adamış anne Oylum Hanım ve baba Melih Bey’in dayanaklarıyla, acı çekerek, yorulup tükenerek, daima çalışarak ve savına uygun hocalar ve yarışlarla hazırlanarak. Gerekirse ta Amerika’ya kadar uzanıp, üniversite hocalarından özel dersler alarak. Kim bilir, tahminen de o üniversite hocalarından biri, federasyon tarafından mukavele ile Türkiye’ye davet edilir ve hem yüzücü hem de antrenörlere yüksek rekabet ortamı için gereken sırları verir. Aykut Çelik de, mesleğini erken emekliliğe bağlamış: Kuzey uğruna 1989’dan beri yaptığı antrenörlüğü asıl işi bellemiş. O da kendini adayanlardan biri. Bugün 58 yaşına. Eninde sonunda atletinin olimpiyat altını takacağına inanıyor.

Yüzme Federasyonu, A klas yüzücüsü için Fenerbahçe’ye ve ulusal ekibe yaklaşık 4 milyon liralık dayanak sağlıyor. Yüzücümüz ise, teşkilattan 16000 TL takviye alıyor, Fenerbahçe de kendisine yaklaşık 2 minimum fiyat fiyatı maaş ödüyor. Özetle, Kuzey için maddi ve manevi güç kaynakları mevcut. Hele ikincisi, bizi de yeşertiyor.

Kuzey Tunçelli, Fenerbahçe Spor Kulübü’nün yüzücüsü. Çalışmalarını Aykut Hoca ile yürütüyor. Tembel tarafları da var. Örneğin, idmandan sonra soyunma odasından en son çıkan atlet. Meskenin tek çocuğu olduğu için, arkadaşlarıyla “mavra” yaparak kardeş hasretini gideriyor.

Hemen her yüzücüde gördüğümüz Amerikan düşü onda yok. Yakınları “liseyi bitirir, burada bir üniversiteye gider” diyorlar. Galiba, biraz da ana kuzusu. Aslında o, hepimizin yavrusu…
O vakit, tüm anneleri ve babaları da sevindirsin.
Biz ağlamaya hazırız!

Erkan Yalçın: ‘50 metre yüzerim’

Olimpiyat Oyunları’nda biraz da cümbüş var. Gazeteciler ortasında dayanışmanın öbür bir yansıması. Yorgunluktan tebessüm arayan bir dostum, “Sen Yüzme Federasyonu Başkanı Erkan Yalçın’ın, yüzme bilmediğini biliyor musun?” diye sordu. Ben de laf olsun diye, “Biliyorum, n’olmuş!” dedim.
Hakçası, dayanamadım. Bu soruyu, şahsen Erkan Yalçın’a sordum; “Yahu ne değeri var!” diye tutum aldı. Sonra da ortak dostumuzun kim olduğunu sordu. Söylemedim elbette.

Şöyle devam etti: “Bana değil, yüzücülerime baksınlar. Bir olimpik havuzda, gidiş-geliş, denizde gidiş-dönüş, 50 metre yüzerim. Elbette Seine Nehri’nde kulaç atacak halim yok!”

Bu işte kapalı bir oyun mu var?

Tanıdığım en değerli spor adamlarından biri olan bedelli dostum Yusuf Taşkan, Paris’ten gelen olumsuz sonuçlar için adeta isyan ediyor.
Hakemlerden, hakem kararlarından şikayeti var:

“Taha Akgül, Busenaz Sürmeneli ve Buse Naz Çakıroğlu’nun Paris’te kazanacağı 3 altın madalya, hakemler tarafından resmen çalındı. Taha Akgül-İranlı Zare yarı final maçına objektif bakalım. 2 dünya şampiyonunun denk bir güreşi var. Maç 1-1… ikisi de 30 saniye ihtar puanı aldı. Bariz bir üstünlük yok, kaçma yok. Denk güreşte hakem olarak, sen güreşçileri uyar, lakin bu türlü puanla sonuca tesir etme, devreye girme. İşte bu nedenle güreşi kimse seyretmiyor”.

Taşkan, IOC’nin resmen Türk aykırılığı yaptığına inanıyor. Buse Naz Çakıroğlu, finale kadar 5-0 galibiyetlerle, puan vermeden geldi. Lakin, Taşkan’a nazaran “kukla hakemler maçı resmen Çinli’ye verdiler”.

Maç sonrası Nazım Hoca, acı gerçekleri açıkladı. İsteyen bir dinlesin. Maalesef, evvel trans boksörler ile Busenaz Sürmeneli ve Esra Yıldız’ın altın madalyasını ahlaksızca çaldılar. Cuma gecesi de, Taha Akgül ve Buse Naz Çakıroğlu hakem kurbanı oldu.

Yusuf Taşkan’ın Paris’te takıldığı şeyler de var. Tartışmak ve araştırmak gerekiyor. Türkiye’nin İsrail’e karşı tavır alması, Avrupa’da rahatsızlık yaratmış olacak ki, oyun Türkiye aksisi kuşkular barındırıyor. Tenkitler IOC’ye kadar uzanıyor.
Siyaset ve diplomasi yüzünden, olimpiyat mefkuresine de gölge düşüyor!